(Steam : 24TL)

  "Bu, Stanley adlı bir adamın hikayesidir. Stanley, büyük bir şirket binasında işçi #427 olarak çalışıyordu. İşçi #427'nin işi basitti: Ofisindeki sandalyesine oturur ve klavyedeki tuşlara basardı. Emirler, masasındaki monitörden hangi tuşa basacağını, kaç saniye basacağını ve hangi sırada basacağını söylerdi. Ne kadar diğer insanlar bunun ruh öldürücü olduğunu düşünse de bu, işçi #427'nin her yılın, her ayının, her günü yaptığı işti. Stanley bu işi yaparken ki her saniye zevk alırdı, sanki bu işi yapmak için doğmuştu. Stanley mutluydu. 

  Ve bir gün, alışılagelmedik bir olay yaşandı. Stanley'i ömrü boyunca değiştirecek bir şey. Stanley'nin asla unutamayacağı bir şey. Neredeyse bir saattir ofisinin sandalyesinde oturan Stanley, monitörden yapması için gelen hiç bir emir gelmediğini fark etti. Stanley, kimsenin kendisine gelip emir vermediğini, toplantıya çağırmadığını veya 'merhaba' bile demediğini farketti. Bunca yıllık işinde hiç böyle bir şey yaşamamıştı, diğerlerinden tamamen kopmak. Bir şeyler kesinlikle yanlıştı. Şoke olmuş şekilde Stanley, kendisini uzun bir süre hareketsiz buldu. Ancak hislerini ve vücudunun kontrolünü topladı, ayağa kalktı ve ofisinden dışarı adımını attı."

  Bu metin, oyunun başlangıçta söylenen metnidir. Aslında oyunun bize aktarmak istediği şeydir. O tuhaf his... Koca bir binadaki yalnızlık ve bilinmezlik. Koca bir binada sınır olmadan dolaşabilmek. Bilmediği odaları, bilmediği katları, girmeye izni olmadığı yerleri ve en kötüsü de patronunun kirli dosyalarını öğrenmek için bir fırsat.

Ofis #427

  Oyun, birinci şahıs kamerasından oynanan bir oyundur. Diğer oyunların aksine bu oyunu rekabet veya eğlence için değil, tecrübe etmek için oynuyorsunuz. Bir film izlemek gibi. Felsefik mesajlar barındırıyor. Oyunun sunduğu tek şey dikkat çekici senaryosu ve hikaye akışı. Belli bir hikayesi bile olmayan bu oyun, önerdiğim ve oynattığım herkes tarafından çok beğenildi. Yalnız başınıza oturup oynamak isteyeceğiniz, düşünmeden hislerinize göre karar vereceğiniz tek seferlik bir deneyim. 

  Oyun boyunca konuşan anlatıcı, sizi kendi hikayesine göre yönlendirmeye çalışır. Ancak oyuncu olarak siz hikayesini takip de edebilirsiniz, kendi hikayenizi de yazabilirsiniz. O size sola dön derse ancak siz sağa dönerseniz hikayeyi değiştirmiş olursunuz. Yaklaşık 10 tane sonu olan bu oyunda, tüm sonlar farklı yollardan ve farklı deneyimlerden geçiyor. Deneme yanılma yolu ile oyunun tüm sonlarını bulabilirsiniz. Farklı bakış açılarından bakmak bu oyunda ilerlemenize yardımcı olacaktır. 

  Oynadığım en iyi oyun diyemesem de , "Acaba böyle yapsam nasıl olur?", "Acaba sonra ne olacak?" ve "Acaba yanlış olan ben miyim?" sorularını en çok sorduğum oyundur. The Stanley Parable oynanmalı.

(Steam : 40TL)

  Bitirme fırsatı bulamadığım bu oyun ise, önceki oyunun üstüne farklı hikayeler ve farklı bölümler sonlar sunuyor. Güncel olarak 4 saatim bulunan bu oyunun da keyifli olduğunu düşünüyorum. 40TL verilmeye çoğu insan tarafından kıyılmayacağını bilsem de paylaşmakta fayda var.